Ukrayna, 2022'de başlayan Rus işgaliyle birlikte uluslararası arenada önemli bir aktör haline geldi. Ancak savaşın getirdiği zorluklar, ülkedeki siyasi dinamikleri de etkiledi. Son dönemde, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelenski'nin yönetim tarzı, eski Cumhurbaşkanı Petro Poroshenko başta olmak üzere bazı muhalefet temsilcileri tarafından eleştirilmeye başlandı. Poroshenko, Zelenski'nin uygulamalarının Rusya’daki iktidar modeliyle benzerlikler taşıdığını ileri sürdü. Bu eleştiriler, ulusal ve uluslararası kamuoyunda yankı bulurken, Ukrayna’nın savaş sonrası geleceği hakkında tartışmalar gündeme geldi.
Petro Poroshenko, Zelenski'nin liderliğini sorgularken, özellikle savaş dönemi yönetimindeki otoriter eğilimlere dikkat çekti. Eski Cumhurbaşkanı, “Yaptıkları, Rusya’da olanlardan farksız” ifadesiyle, demokratik standartlardan sapıldığını iddia etti. Poroshenko, kendi döneminde karşılaştığı zorlukları hatırlatarak, demokratik değerlerin savunulmasının önemine vurgu yaptı. Bu tür eleştiriler, sadece kişisel bir çatışma olarak algılanmamalıdır; zira Zelenski'nin liderliği, Ukrayna'nın geleceği için kritik bir dönemeçte bulunuyor. Hükümetin otoriterleşmesi, savaşın sona ermesinin ardından halkın demokrasi talebinin karşılanmamasına yol açabilir.
Bunun yanı sıra, Poroshenko'nun eleştirileri, bireysel özgürlüklerin ve insan haklarının ihlalleri konusunda da bir uyarı niteliği taşıyor. Ukrayna'nın, savaş sürecinde bile demokratik ilkelerine sadık kalması gerektiğinin altını çizmekte. Özellikle özgür basın ve ifade özgürlüğü gibi konular, bu tür dönemlerde daha da önem kazanmaktadır. Halkın bilgilendirilmesi ve yönetimden hesap sorulabilmesi için bu değerlere sahip çıkmak zorunda oldukları vurgulanıyor.
Zelenski, Poroshenko’nun eleştirilerine yanıt verirken, ulusun birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinin gerekliliğini vurguladı. Savaş dönemlerinde karar almanın ne denli zor olduğunu ifade eden Zelenski, “Yeni bir dönemdeyiz ve bu dönemde sert kararlar almak zorundayız” diyerek, içinde bulundukları koşulların gerekliliğini aktardı. Ancak, eleştirilerin yersiz olmadığını kabul eden bir strateji izlediği de dikkat çekti. Savaşın getirdiği belirsizliklerin, halk arasında endişelere yol açtığını bildiği için yaptığı açıklamalarla bu kaygıları gidermeye çalıştığı anlaşılıyor.
Zelenski’nin yönetim anlayışı, daha çok askeri ve mali destek sağlama üzerine kurulmuş durumda. Ancak bu, demokratik standartlardan sapma riski taşırken, aynı zamanda halkın desteğini korumayı da zora sokabilir. Hükümetinin aldığı sıkı önlemlerin, ulus içindeki ayrışmalara yol açtığına dair eleştiriler, toplum içerisinde tartışmaları da beraberinde getiriyor. Zelenski, uluslararası toplumun ve müttefiklerin desteğiyle, savaş sonrasında da demokratikleşme çabalarına devam edeceğine dair sözler vermişti.
Sonuç olarak, Selefinin sert eleştirilerine karşın, Zelenski’nin stratejileri, savaş süreci boyunca ülkedeki birlikteliği sağlama hedefi taşıyor. Ancak bunun nasıl bir evrim geçireceği ve halkın taleplerine ne ölçüde cevap verebileceği, büyük bir belirsizlik taşıyor. Ukrayna, tarihinde bir dönüm noktasında bulunuyor ve bu süreçte liderliğin şeklini belirleyecek olan, hem iç dinamikler hem de dış etkiler olacaktır.